Monthly Archives: Temmuz 2012

Transfer taklaları ve yönetim parandeleri

Uzun süre konuşmadıktan sonra ilk geri dönüşü futbolla yapmak da benden en beklenen son olsa gerek. Hele de bolca transfer gündemli ve yönetim eğlenceli bu dönemde.

Cim Bom’un transferleri ve soru işaretli Amrabat

Yazıya ilk gönül verilen renklerle başlayalım. Şimdiye kadar gidişat fena değil. İlk adımlar olan Umut ve Dany transferleri, pek çok kişinin burun kıvırmasına rağmen beni gayet mutlu eden hamlelerdi. İki adam da geçen sezon hiç yerleri doldurulamayan Ujfalusi ve Elmander’e güzel alternatifler olarak duruyor. Hatta ben onlardan bolca ilk 11 performansı da bekliyorum. Hamit ve Burak transferleri de taraftarın beklediği isimler oldu, golcü ve sağ kanat sorunu yaşanan sezonun ardından. Tabi bunlar, Fenerbahçe’nin transferlerine karşı ayaklanmaya çalışan transfer bağımlısı taraftarı da ciddi şekilde susturdu. Bu arada hazır Burak demişken, transfer sonrası “Galatasaray ile dostluğumuz bitmiştir” diyen Sadri Şener’in bir hafta önce Galatasaray 6,5 Milyon € verip Burak’ı alsa bozulmadan kalacak dostluk anlayışı da ciddi soru işareti. Oyuncuya doğru sözleşme yapamayan yönetimin taraftarı rakip üzerine kışkırtması da tam Türk takımlarına yakışır zaten…

Gelelim sezonun en çok bonservis bedeli ödenen ve Hurma’lı olaylı transferi Amrabat’a… Bu arkadaş açık alanda oldukça iyi, kıvarklığı çalımları tamam ama peki ya Galatasaray’a uygunluğu? Kaç takım Cim Bom’a Amrabat’a uygun açık alan bırakır? Kayseri ile büyük takımlar oynarken yarı alan ortasının önünde stoperlerle karşı karşıya kalıp hızını çalımını konuşturan Fas’lının karşısında bu kez yarı alan ortasında bekleyen hızlı bekler olacak… Umarım yanılırım ama öne geçilen maçlar veya Şampiyonlar Ligi dışında bekleneni veremeyecek bir Amrabat söz konusu olabilir. Şampiyonlar Ligi’nde de fiziken yetersiz kalabilir. Sonra hep beraber ağlarız “ah gitti paralar!” diye. O paranın adamı değil ama Hurma’nın zekası işi bitirdi, bu arada unutmadan son altı yılda transfer gelir – gider dengesinde en karlı takımdır Kayseri…

Şimdi “Sexy” takım (herkes niye taktıysa bu şirket ve pazarlama yöneticilerinin kullanmayı en sevdiği kelimeyi bir başkan kullanınca) taraftarları dört gözle “çilek” falan değil bu kurulan kadronun geçen yıldan ileri gitmesi için kesin şart gördüğü “Pitbul” Melo’yu bekliyor. Ortada konuşulan rakamlar çok büyük ama bakalım nolacak, 5 yıllık bedeli bonservisle beraber 30 milyon €’yu bulacak olan Brezilya’lı bu paranın karşılığını verecek mi bekleyip de göreceğiz…

Fener’in kimyası değişti

Emre gidince Fenerbahçe’nin sahadaki antipatik yıldız sayısı bire indi, o da vazgeçilmez 1 numarası. Kuyt, Egemen, Hasan Ali ve Mehmet Topal ile sarı lacivertliler bir anda yumuşak bir takımdan fizikli ve dirençli bir takıma döndü.  Bu değişim dışarıdan oldukça iyi görünüyor, ancak bu olurken teknik ve yaratıcılık olarak da ciddi biçimde gerileyen bir Fenerbahçe var.

Şu anki görüntüsüyle maçtan kolay düşmeyecek bir takım var; ama rakibin öne geçip geriye yaslanacağı maçlarda ve top tekniği oldukça sınırlı hale gelen savunma ve ön libero bölgesine pres yapan rakiplerle oynadığı zamanlarda ciddi sorun yaşayacağını düşünüyorum.

Fener’de transferler erken tamamlanmış gibi duruyor, ancak Şampiyonlar Ligi gidişatına göre bir yabancı stoper ve bir golcü daha gelecek gibi görünüyor.

Transfer gündemi sakin sakin giden Sarı Kanarya’da asıl gündem Aziz Yıldırım’lı şike süreci ve her zamanki gibi Alex-Aykut düellolarıyla dolu. Sarı lacivertlilerde tablo oldukça ilginç; adı şikeye karışıp suçlu görünerek ceza alan bir başkan, ona sahip çıkıp takımının onurunu hiçe sayan bir taraftar güruhu, Alex’siz de yapmaya alışmalıyız diyerek sezon öncesinde kaptanına “Koçum sen gelecek sezon bizimle zor kalırsın” diyen ve her sezon Alex’siz düzen kuramayıp bu lafını geri yutan teknik direktör, “Fenerbahçe’de her yaz kampa gelen gençleri bir daha göremiyorum, onlara hiç şans verilmiyor” diyen Filozof Alex. Tek saygım sanırım 10 numaraya…

Bu arada ortada bir şike hükmü varken ceza gelmeyince; şimdi adı daha önceden bu çirkin konudaki cezaya karışan Fenerbahçe ile Bülent Uygun’un karşılaşmasında gülen sarı lacivertliler olursa hep bir şüphe ve emeği sürülen leke olacak. Oysa keşke Avrupa örnekleri gibi olsa. Marsilya ve Juventus gibi şike yapanlar takımlardan uzaklaştırılsa, takımlar cezalarını çekse ve ertesi sezon herşey normal seyrine minimum gerilimle dönse…

Beşiktaş’ın basiretsiz ve dengesi yönetimi

Eline geçen büyük fırsatı ters tepen bir yönetim uçuyor İnönü semalarında. Devraldığı borç yükünün ve başına gelen UEFA cezasının sorumlusu olan zat-ı muhtereme tek laf edemeyen yönetim, taraftarı da bu hareketiyle kendinden uzağa itti. Bunun arkasından yeniden yapılandırma döneminin en kritik halkası olan teknik direktörlük koltuğuna daha önce deneyip verim alamadığı, geçmişinde hiç yapılandırma tecrübesi olmayan Samet Aybaba’yı getirdi. Bu tercihin arkasına da ruh getireceğiz diye sığındılar, o zaman sormak lazım “neden daha önce denenmemiş ve ligde fena top oynatmayan Şifo Mehmet değil” diye. Bana kalırsa amaç ruhsa Şifo ile Metin Tekin’i kulübeye, Ali Gültiken’i de sportif direktörlüğe getirip efsane ruhla buluşuyoruz diyerek taraftarla kenetlenilmeliydi.

Bu kadar tutarsızlık yetmezmiş gibi transferlerde de çok garip hamleler yapan bir yönetim var. Elinde Cenk gibi genç bir kaleci varken, yabancı kaleciye koşan; Ersan, Sivok ve Toraman varken Escude’ye sarılan bir insan grubu herkesi güldürmekten öteye gitmiyor malesef. Bunları yaparken de geçmiş dönemlerde iyi olan ve gençlerden kurulu bir kadroya abi olabilecek iki adamı maliyetlerinden ötürü bedavaya bıraktı. Bir de Olcay transferi var çok tanımıyorum ama bakalım o aldığı paranın cevabını verebilecek mi…

Son olarak da Quaresma krizi var, hem öldürülen hem de 15 milyon € üzerinde paraya satılmak istenen. Bu oyuncudan kurtulmak istemek maliyeti ve takıma aldığı paranın karşılığını veren adam olmaması nedeniyle mantıklı ama istenmeyen adamı satmanın da bir raconu olmalı, bakın Juventus’a…

Keşke baştan yönetim “hedefimiz UEFA’ya kalmak ve mali sorunları çözmek, bu arada da takımı yapılandırıp gençlerden bir ekip kurmak. Bunun için de Cenk, İsmail, Ersan, Necip, Muhammed, Oğuzhan, Mustafa Pektemek, Holosko,Veli, Olcay gibi gençleri tecrübeli ve takımı tanıyan isimlerle birleştirip güzel bir karışım çıkaracak yapılanmaya gidiyoruz” deyip de bunu yapabilseydi. Herkese de ders olacak bir proje takımı olsaydı.

Kasımpaşa’dan ve Anadolu’dan sesler

Son olarak da kısa kısa Kasımpaşa’dan Anadolu’ya tur…

– Kasımpaşa, eskinin İstanbulspor’unu andırıyor. Hani şu Sergen’i, Tanju’yu, Emre Aşık’ı, Salenko’yu kovalayan. Para var, oyuncu geliyor takım da İstanbul’da diye ama taraftar kıt… Takım olmak desen Dolar Euro paritesinde gidip gelen türde….

– Trabzonspor da inat etmesi çareyi uzakta değil yakında arayıp, Burak’ın boşluğunu Galatasaray’dan Sercan’la doldurmayı denese ya? Tarzları çok benzeyen iki adam, bir de Şenol Hoca onu da adam tadından yenmez.

– Kayseri, yine iyi transferleri var aldığı paraları iyi kullanıyor. Ama işte Şota’nın da yer yer ima ettiği gibi oyuncu satarak şampiyonluk gelmez.

– Bursaspor, geçen sezonun sonlarında toparlanmıştı. Bu sezona o gazla girerse yine üst sıralarda konumlanabilir.

– Es Es, UEFA kupasına iki hafta önce başlamanın etkisiyle erken form tutup erken dağılabilir. Ersun Yanal’ın da bu konuda meşhur olması nedeniyle oldukça enteresan bir sezon olabilir onlar için.

– Gaziantepspor, UEFA’dan maddi nedenlerden ötürü ceza alan son 6 yılda transferden en çok kar eden ikinci takım. Sormazlar mı “Petrol zengini” başkana “Nerede bu paralar” diye. Gerçi şimdi Ibricic’le anlaştı, taraftar biraz frene basar belki. Ama hem Avrupa Şampiyonası’nın yorumcusu Karaman’ın hem de başkanın kelle koltukta bu sezon. Hataları affedilmeyebilir.

– Cuper’in Ordu’su hazır kıta. Transferleri sisteme çok uygun adamlar. Bu sezonun süpriz potansiyeli en yüksek takımı.

– Barca’nın Xavi’si varsa Sarp’ımız, Messi’si varsa Pino’muz Yattara’mız var diyen Mersin’in bu sene ne iş yapacağı çok merak konusu. Ama açıkçası ben güzel futbol, bol gollü maçlar bekliyorum. Tek sorunu çok savruk ve yumuşak adamlarla dolu olması.

– Bu arada bir not da Emile Mpenza’yı deneyen Göztepe’ye. Yaşlı da olsa ölüsü sallar o ligi, ama verilecek paralar önemli…

Categories: Sportif mavralar | Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.