Posts Tagged With: Emre Belözoğlu

Avcı’nın tüfeği kuşun atmazsa

Artık milli maç heyecanının ortadan kaybolduğu toplumlarda yaşıyoruz. Futbol hastaları bu milli maç aralarında baygınlık geçirirken, “bir an evvel lig başlasa” diye sayıklıyorlar. Türkiye’de milli maçlara takımlarının formalarıyla giden ve sinirlenince ligdeki rakiplerinin futbolcularını protesto eden “taraftar kültürü” tartışılıyor. İngiltere’deyse milyonluk kramponlar San Marino’yla maç yapmak zorunda mı konusu gündemde yer alıyor.

Bu atmosfer altında, dün geceki maç yaklaştı. Maç öncesi pek çok kişi belki “biz bu Romanya’yı yeneriz” fikrindeydi hatta iddaa bile verdiği 1.50’lerdeki oranla bunu kanıtlar cinsteydi. Benim içimdeyse hep bir şüphe vardı ki, keşke olmasaydı o şüphe. Kadroyu görünce “bu nasıl kadro evimizdeki Romanya maçında Hamit, Emre ve Mehmet Topal üçlüsünden bir orta saha olur mu” diye geçti içimden. Bu üçlüdeki en büyük korkumsa limitli yaratıcılıktı, hatta Mehmet Topal’da hiç olmayan. Buna ek olarak bir de tek santrofor inadı vardı, yedekte de maça dahil edilebilecek tek forvet vardı. Abdullah Avcı, sanırım takımını İBB’deki kontraların ve rakibe pozisyon vermemenin tek amaç olduğu 3 büyükler maçlarına çıkıyor sanıyordu. Belki de rakibin forma renkleri bu etkiyi yapmıştı.

Avcı’nın bu mantığını deplasmandaki Hollanda maçında haklı bulmuştum, o kadar Selçuk tartışmalarına rağmen. O maçta da golü yedikten sonra gerekli aksiyonu almasını bekledim, ama olmadı. Sonrasında Estonya’nın yalancı baharı ve derken Rumen’in ağır tokadı. Sonunda da liderlikte rakip gördüğümüz Hollanda’dan ve ikincilik savaşındaki rakibimiz Romanya’dan 6’şar puan farkı yedik oturduk yerimize üç maçta.

Dünkü maçta Avcı’nın galibiyet için tasarladığı tüfek kurşun atmayı bilmeyen cinstendi. Topa hakim ama rakipten daha az tehlike yaratabiliyor. Klasik türk takımları gibiydi. Avcı, “al abi top senin, gel ben bekliyorum. Ama açık verdin mi yakarım!” diyen rakibe bir çözüm bulamadı.  61’de forvet çiftlendi, arkasından da 80’de Nuri hamlesi geldi ama hep mantık hatasıyla. 61’de forvet çiftlenirken Nuri hamlesi gelse belki bir çözüm olurdu, ama tabi Emre yerine değil Topal yerine.

Hep kısır bir orta sahayla kaldık, aman pozisyon vermeyelim korkusuyla. Devre arasında keşke birisi hocayı dürterek “Hocam 1-0 yeniğiz pozisyon vermemesi mi kaldı” deseydi. Abdullah Avcı’nın hayali Hollanda deplasmanında işe yarardı belki ama olmadı, belki öne geçtiğimiz maçlarda da işe yarayabilir ama galibiyetin şart olduğu maçlarda asla.

Bir de birisi lütfen Türk hocalara tek santrafor, ön libero ve defans yapma takıntılarından vazgeçmeleri yönünde beyinlerini yıkasın. Aykut’u böyle, Şenol Güneş’i böyle, Abdullah Avcı’sı böyle. Tribündeyse kurdeşen döken taraftarları… Golcünüz leblebi gibi atar veya pozisyon üretme uzmanı olur anlarız, kanatlarınız ve orta sahanızın ortası her kilidi açabilecek yaratıcılıkta olur yine anlarız, defansınızın pozisyon almayı çok iyi bilir ve oyuncularınızın sinirleri savunma sanatına uygun dayanıklılıkta olur yine anlarız. Ama bunlardan hiç birisi yokken, lütfen biz maç izleyenlere veya galibiyet bekleyenlere de yazık…

Brezilya’ya yine seyirci olarak gideceğiz gibi görünüyor, tabi durumlar değişip Avcı silahını yenilemezse veya bir mucize olmazsa…

Categories: Sportif mavralar | Etiketler: , , , , , , , , | Yorum bırakın

Bir cezanın anatomisi ve Türkiye’de ırkçılık

Dün akşam saatlerinde bir haftadır Türk futbolunu meşgul eden Emre Belözoğlu ile Didier Zokora arasında yaşanan ırkçılıkla ilişkilendirilen tatsızlığın cezası kesildi.

Bütün hafta boyunca gerek maçın hemen sonrasında LigTV’ye yaptığı ilk açıklamalar gerekse de kameralara yakalandığı anlarda ağzından çıkan kelimeler Emre’nin ırkçı söylemlerde bulunduğunu ortaya koyuyordu. İngiltere’de oynadığı dönemde, şu anda aynı takımda forma giydiği Yobo’ya da benzer söylemlerde bulunmuştu. İki futbolcu mahkemelik olmuş, ancak ortada kesin bir kanıt olmadığı için dava düşmüştü.

Emre ile Yobo el ele…

Maçın ertesi günü yaşananlarsa oldukça ilginçti. Emre ile daha önce ırkçı söylemlerde bulunduğu iddia edilen Yobo birlikte basın toplantısı yaparak Emre’yi aklamaya çalışmıştı. Kulağa oldukça ilginç bu durum karşısında insan “Emre, Yobo’ya ırkçı söylemde bulunduysa Nijeryalı futbolcunun hiç kişilik ve karakter değerleri yok mu da bugün çıkıp Emre’yi aynı konuda savunmak amacıyla basın karşısında yer aldı?” veya “Madem Emre ırkçı söylemde bulunacak biri değil neden siz mahkemelik oldunuz?” gibi iki çelişkili soru arasında kalıyor.

Tabi buradaki tavır da biraz ben “Irkçılık yapıp fucking nigger demem, çünkü benim de o zenci arkadaşlarım var” demek ister gibi basit ve çocukça bir yaklaşım içeriyordu sanki.

Cezanın mantıksızlığı

Bu basın toplantısının arkasındansa cezanın açıklanması beklendi. Normal şartlarda ırkçılık yapan bir futbolcu ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalırken; Emre, rakibine dirşek atarak 3 maç ceza alan Almeida’dan bile daha az ceze alarak 2 maç ceza aldı. Cezanın sebebiyse Emre’nin saha içindeki olumsuz tavırlarıydı. İşte burada da insan aklına; “Emre’nin Zokora ile tartışırken takındığı tavır sezon başından beri her maç takındıklarının aynısı değil mi? Neden onlar cezasız kaldı da bu sefer 2 maç aldı?” , “Emre olumsuz tavır içindeyken Zokora da benzer reaksiyon veriyordu o neden cezasız kaldı?”, “Görüntülere bakıp Emre’nin ırkçı küfürünü kimse farkedemedi mi?” gibi pek çok enteresan ve cevapsız kalmaya mahkum sorular geliyor.

Türkiye’de ırkçılık yok mu dediniz?

Bir de parantez de Türk insanı ve Türk basınına açmak lazım; “Bizim ülkemizde ırkçılık yoktur” safsatasından ne zaman vazgeçeceksiniz. Ermeniler’in, Yahudiler’in ve Kürtler’in rahatça kimliklerini ifade edemedikleri bir ülkede olduğunuzu ne çabuk unutuyorsunuz. Guardiola çıkıp Katalanca basın toplantısı yapabilirken, 4 büyüklerde oynayıp Kürt olduğunu beyan edip Kürtçe basın açıklaması yapmak isteyecek bir futbolcunun içine düşebileceği durumu hiç düşündünüz mü? Ya da bu kadar futbolcudan hiç mi Kürt olmadı da bir tane bile adını söyleyebileceğimiz Kürt futbolcu bilmiyoruz… Andımızın bile “Türk’üm, doğruyum…” şeklinde olduğu bir ülkede Türkiye’de ırkçılık olmaz demek biraz komik olmuyor mu? Sizin ırkçılık diye bildiğiniz şey sadece ten rengine bakarak yapılıyorsa bence sosyal ve toplumsal bir eğitime tabi tutulmanız gerekiyor sanırım.

Peki ya yayın yasağı?

Bir de tabi biraz önce gelen yayın yasağı kararı var. Neden iki futbolcu arasında yaşanan ve ırkçılık görmediğiniz, ‘temiz’ ve sadece maç içinde olabileceğin ‘biraz’ ötesine geçmiş bir tartışmayla ilgili haberlere yayın yasağı koyarsınız? Yoksa bilinmesini ve kurcalanmasını istemediğiniz birşeyler mi var?

Categories: Sportif mavralar | Etiketler: , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.